Mozart in the Jungle


Bazı dizilerin yeni sezonu için yaklaşık 1 sene beklemek zorunda olmak, First world problems listesi yapacak olsak, ilk sıralara epeyce iddialı bir giriş yapar. Bu bekleme süreci en yıpratıcı geçen dizilerin başında benim için Game of Thrones gelse de, şu an ikinci gergin bekleyişi "Mozart in the Jungle" için yaşıyorum.

Klasik müziğe olan düşkünlüğümü birçok kişi bilir. Çok daha küçük yaşlardayken bir enstrüman üzerinde uzmanlaşabilmiş olmayı o kadar çok istedim ki! Bu yaştan sonra sevgili yan flütümü (nam-ı diğer Beatrice) yeniden elime alsam New York Senfoni Orkestrası seviyesine gelemeyeceğim bir gerçek. Ancak bu muhteşem diziyi izlerken Beatrice'i kutusundan çıkarıp çalabildiğim yegane Mozart eseri olan Ah vous dirai-je, Maman'ın ilk varyasyonunu (ya da bilinen adıyla "Yaşasın Okulumuz") çalarak kendimi kandırdığım da bir başka gerçek. (Not: Evet, ilk varyasyon derken bildiğimiz "da-ha-dün-an-ne-mi-zin----kol-la-rın-da-ya-şar-ken" seviyesinden bahsediyoruz :) Bu arada bu tatlı Fransız melodisi, dünyanın bir çok yerinde çocuk şarkılarına (Twinkle Twinkle Little Star, The Alphabet Song, Campanita del Lugar, Blinka Lilla Stjärna Där, Altijd Is Kortjakje Ziek) taşınmadan önce, ilk olarak 1760'larda ortaya çıkıyor. Mozart'ın müthiş varyasyonlarını yazışı ise 1780'lerin başında.)

Mozart in the Jungle, ilham veren, güldüren ve kesinlikle heyecanlandıran bir dizi. Henüz 10 bölümlük ilk sezonu var elimizde, ikinci sezon için 2016'nın ocak ayını gösteriyor yapımcılar. Gael García Bernal'ın müthiş oyuculuğu, her karakterin bakış açıcısı yansıtabilen çok yönlü anlatımı, hikayenin akıcılığı ve her bölümün enfes klasik müzik eserleri ile bezeli olması benim için bu diziyi heyecanla beklenenler listesine soktu bile. Benim açımdan dizinin en kötü özelliği süresi! Kesinlikle yetmiyor! Geçen akşam bir haftada biter sanırım diye başladığım koca sezon, aynı gece bitiverdi! Hatta Game of Thrones, 4 sezon, 9. bölümden sonra ilk kez bir dizinin bir bölümünü hızımı alamayıp başa sararak bir kez daha izledim. O nasıl güzel bir finaldi öyle!

Konuyu kısaca özetleyip spoiler vermeden şöyle bir bağlamak gerekirse, müthiş yetenekli çılgın/dahi şef Rodrigo, New York Senfoni Orkestrası'nın başına geçer ve olaylar gelişir... Eğer bu sıralar izleyecek güzel, akıcı, keyifli bir dizi arıyorsanız, hiç vakit kaybetmeyin derim. O kısacık 10 bölüm bir çırpıda bitiverdiğinde ise dizinin ilk sezonu boyunca çalan müthiş eserleri dinlemek için yukarıdaki görsele tıklamanız yeterli!

Aranızda diziyi izlemiş olan ya da şimdi izlemeye başlayan olursa yorum yazmaktan çekinmeyin! Siz nasıl buldunuz? Favori karakteriniz kim? Ya da kimi en rahatsız edici buldunuz? Bir senfoni orkestrasında çalacak olsanız, hangi enstrümanı çalmak isterdiniz?

Sevgiler,

Meriç

3 yorum:

  1. Muhteşem bir dizi

    YanıtlaSil
  2. Yazdığın şeyler arasında böyle farklı farklı bilgiler bulmak çok hoşuma gidiyor. Hep yaz, daha çok yaz, çünkü ben şimdi Barcelona gezim öncesinde campanita del lugar dinleyeceğim ve giriş seviyesi de olsa sözlerini anlayabildiğim bir ispanyolca şarkı dinlediğim için çok keyfim yerinde. Gracias!

    YanıtlaSil

 

Twitter Updates

Translate

Instagram Photos