İnanmak.
Hep güzel günlerin geleceğine inananlardan oldum. Günüm güzel geçiyorsa şükrettim. En kötü günüm böyle olsun dedim. Kötü günlerim oldu. Su yolunu bulur dedim. Daha güzeli gelir, istediğim olmadı mı, olsun daha iyisi olur. Acı çekmek gerektir bazen, insan hep şen şakrak olamaz. Olsun o da geçer, günün de gündemin de yenisi gelir.
Umut etmek.
Korkmadan yaşamak en temel dilek olmaya başlayınca korkuyor asıl insan. Kendin için değil yalnız, herkes için. Yaşamak bu kadar güzelken, sen bir kahve kokusuna tav olup kendini mutlu edebiliyorken, sen sulamayı unutunca yüreğin ağzında, su bardağı elinde, özürler dileyerek saksıdaki çiçeğin bile gönlünü almaya çalışıyorken, sen işte, böyle hep güzel olsun, iyi olsun, bir şeyler yaratayım, bir şeyler yaşatayım diye düşünürken... Olmayınca, olamayınca hevesi kırılıyor insanın. Umudu kırılıyor. Cesareti kırılıyor.
Hatta biliyor musunuz, kalbi kırılıyor.
Kişiler önemli değil. Kurumlar hele hiç. Su var ya, o çok azizdir, hep derim, yine diyorum, ne yapar eder yolunu bulur. Önemli olan insanlıktır. Rahmetli babaannemin, bana hayatım boyunca deniz feneri olmuş bir lafı vardır:
"Korkma kızım, dünyanın sonu ancak dünyada iyi insan kalmadığında gelir. Sen iyi bir insansın. İyi olmaya devam et yeter, dünya hep döner."
Siz iyi oldukça, umut var demektir.
Biz iyi oldukça...
İyi olun olur mu?
O en karanlık günün akşamı, yüzüm, ellerim bile halsizken okudum bu yazını. Gerçek bir dost tesellisi yazmışsın Meriç, okuduğumda bir nebze olsun rahatlamış hissetmiştim, bir kupa yeni demlenmiş çay getirmişsin gibi:) Bu da gecikmiş bir teşekkür olsun, umarım her zaman ve her ruh halinde yazmaya fırsat bulursun.
YanıtlaSil